Bir Kovan Arıdan Ne Kadar Arı Sütü Üretmek Mümkündür?
Öncelikle soruyu biraz açarak başlayayım.
Türkiye’de arı sütü üretiminde “Ana Arısız”, “Başlatıcı+Besleyici”, “Besleyici” olmak üzere 3 yöntem de kullanılıyor. Bu yöntemlerin hepsinde, çoğunlukla 3 günlük, yani 72 saat diye adlandırdığımız döngü kullanılır. Dünyada ise genellikle “Besleyici” yöntemi kullanılır. Anasız yöntemde 3 grup ana arısız arılar, Besleyici yönteminde 3 grup besleyici (alt ve üst kat ızgarayla bölünmüş ana arılı kovan), Başlatıcı+Besleyici yönteminde 1 anasız başlatıcı grubu ve 2 grup besleyici kullanılır. Kısaca 3 yöntemde de kurtçuk aktarımı (aşılama) yapıldıktan 3 gün sonra arı sütü hasadı yapılır.
Bir kovandan ne kadar arı sütü üretilebilir sorusunda; belki, ilk akla sezonluk üretim gelebilir. Sezonluk üretime baktığımızda sezonun kısa veya uzun sürmesi, sezonun iyi veya kötü geçmesi gibi unsurları da düşünmemiz gerekir ki bunlara değinmeden, öncelikle 1 döngüde (3 günlük sürede) ne kadar arı sütü üretilebilir ona bakmakta fayda var.
Türkiye’deki üreticilerin uzun süre önceki üretim miktarına baktığımızda verimli üretim yaptıkları günlerde 1 döngüde, 1 kovandan 10-15 gram arı sütü hasadı yapabildiklerini görüyoruz. Günümüzde ise (2022), üreticilerimizin bir kısmının hala aynı miktarlarda üretim yaparken, bazı üreticilerimizin 25-30 gram arı sütü üretimine ulaşabildiklerini görüyoruz.
Üretim veriminin bir miktar artmasında, üretime başlayan yeni üreticilerin araştırma yaparak bilgiye ulaşması ve bu bilgileri üretimlerine yansıtmaları, arı sütü üretimine daha uygun arı ile çalışmaları ve beslemeye daha önem vererek üretim yapmaları ön plana çıkıyor.
Üretim miktarında geldiğimiz bu durumla birlikte, aklımızdaki sorulara da cevap bulmaya çalışıyoruz.
Ürettiğimiz bu miktarı arttırmak mümkün mü?
Mümkünse nasıl?
Dünyada üretim miktarı nedir?
Ülkemizde arı sütü ve arı sütü üretimi için yakın zamana kadar anlatılan, yazılan, duyduğumuz bazı sözlere bakarsak, arı sütünün kürdan ucuyla yenmesi gerektiği, arı sütünün çok pahalı olduğu, arı sütü üretiminin çok zor olduğu, kilolarca üretimin yapılmasının mümkün olmadığı (5 yıl öncesine kadar arıcılığın içinde olan birlik başkanları bile Türkiye’nin arı sütü üretiminin 70 kilo olduğunu söylüyordu, aslında çok daha fazlaydı), arı sütü üretiminin iğne ile kuyu kazmak gibi olduğunu hep duymuşuz veya okumuşuzdur. Arı sütü toplumumuzun çoğu tarafından bilinmiyor, bilenlerin bir kısmı yanlış biliyor, bilmesi gerekenlerde de bilgi eksikliğinden dolayı yanlış kanaatler mevcut. Kısacası, üretici, yönetici ve toplumumuzun arı sütüyle ilgili bir algısı mevcut bundan farklı bir şey söylendiğinde anlatılması kolay olmuyor.
7 yıllık arı sütü üretim sürecimizde, Türkiye’deki üreticiler içinde daha iyi üretim yapmamıza rağmen, Dünyadaki üretime baktığımızda da üretimimizin çok düşük olduğunu gördük. 6 yıldır değişik ortamlarda ülke olarak arı sütü üretimimizin verimsiz olduğunu anlatmaya çalışıyorum. İyi hatırladığım, 2018 yılındaki Türkiye’de yapılan ilk ve tek arı sütü çalıştayında yaptığım sunum sırasından bir anı aktarayım. Tam ülkesinden emin olmadığım bir üretim videosunu göstermiştim, kanola tarlası içinde üretim yapılıyor ve bazı kovanlardan arı sütü çerçeveleri çıkartıp hasat ediliyordu. Arı sütü üretimi için çok uygun floranın olduğu videoda arılardan alınan her çerçeveden yaklaşık 200 gram arı sütü hasat edilmişti. Üreticilerin karşılaştırmasını istemiştim, eski üreticilerimizden biri onların florası çok iyi dedi, diğer bir üretici bunlar manipülasyon (yönlendirme) yapıyor mümkün değil dedi. Katılanlara kanola ortamında üretim yapan var mı diye sorduğumda, bir üretici geçmişte bir dönem üretim yapmış, aldığı süt miktarı yaklaşık 30 gram olduğunu söylemişti. Bir tarafta 200 gram üretim yapılıyor bizde 30 gram. Bu konuların konuşulduğu toplantıda kimler var onu da yazayım; Tarım Bakanlığı temsilcileri, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Yönetiminden üyeler, 23 arı sütü üretimi yapan işletme temsilcileri. Toplantının sonucu olarak, üreticinin en büyük sorunu olan üretimdeki verimsizlik, önce üretici sonra diğer katılımcılar tarafından görülmek istenmedi, sorunsuzduk. 😊
Her üretici az da olsa üretiyor ve satıyordu, sıcak para cepteydi. 😊
Ben gördüğüm sorunları dile getirmeye devam edeyim. 😊
Daha iyi üretimi niye hedeflemeyelim, mümkün değil mi?
Yurtdışından sosyal medyada gördüklerimiz hep manipülasyon mu?
Sadece sosyal medyada gördüklerimizle yetinmeyelim bir de daha güvenilir olduğunu düşündüğümüz akademik alanda yapılmış çalışmalara bakalım. Konu buraya gelmişken bir düşüncemi paylaşayım. Tüm akademik çalışmaların kesin güvenilir veya doğru yapılmış olduğunu düşünmüyorum. O kadar çok akademik çalışma okudum ki… Özellikle yabancıların yaptığı detaylı ve iyi yapılmış çok çalışma var. Ama bunların yanında bazı çalışmalar sonuç odaklı (ürünü veya markayı öne çıkartmak için) olabiliyor, bazı çalışmaların eksik yapıldığını düşünüyorsunuz, bazı çalışmalar sahada elde ettiklerimizin tam tersini bulabiliyorlar, aynı konuda yapılmış farklı çalışmalar birbiriyle çelişebiliyor, akademik olması her çalışmanın doğru ve güvenilir olduğu anlamı taşımaz, değişik çalışmalarla karşılaştırmak gerekir ki kendi içlerinde de tezlerini desteklemek için bunu kullanıyorlar. Çalışmaların bazıları sahada üretim ve laboratuvarda inceleme olarak iki aşamalı olabiliyor, bunların bazılarının üretim aşamasında diğer çalışmalardakinden ve üreticilerden çok daha az arı sütü üretebildiklerini görüyoruz bunu devamlı o işi yapmamalarına bağlamak mümkün.
Dünyanın arı sütü ihtiyacının %90ını Çin karşılar, yıllık üretimlerinin 2020 yılı itibariyle 4000 ton olduğu bilgisi akademik çalışmalarda yazılır. Çin’in bu kadar fazla arı sütü üretimini nasıl gerçekleştirdiğini ve bugüne hangi aşamalardan geldiğine de kısaca değineyim.
Dünya’da arı sütü üretimi ilk olarak 1950’li yıllarda başlıyor. 1960’lı yıllarda Çin’in güneydoğusunda arıcılar, bazı arıların daha fazla arı sütü ürettiğini görüyor ve bu arıları seçerek çoğaltmaya başlıyorlar. 1980’lere gelindiğinde bu yolla kovan başı üretimlerini 10 kat arttıyorlar. 1980’den sonra Çinli yöneticiler devreye giriyor ve ıslah çalışması başlatıyor. Genetik olarak Apis Mellifera (Avrupa Bal Arısı) Ligustica (İtalyan Arısı) olan arılardan ıslah ettikleri bu arılara artık “high royal jelly producing bee, RJB” (yüksek arı sütü üreten arı) kısaca “RJB” diyorlar, hatta bu arıların İtalyan arılardan farklı genetiğe sahip olduğuna yönelik çalışmalarda mevcut (aşağıda yapacağım alıntılarda “RJB” geçeceği için bunlar akılda tutulursa iyi olur).